10 Kasım’da yayınlanan anma ilanları
üzerine Marketing Türkiye sordu ben cevapladım. İşte sorular, işte cevaplar.
Marketing Türkiye: Son günlerde 10 Kasım’da gazetelere verilen ilanlar ve Tv reklamları oldukça çok konuşuldu. Sizce bu tür günlerde verilen ilan-reklamlar, artık markanın siyasi düşüncesini ortaya koyma aracı haline mi geldi?
Marketing Türkiye: Son günlerde 10 Kasım’da gazetelere verilen ilanlar ve Tv reklamları oldukça çok konuşuldu. Sizce bu tür günlerde verilen ilan-reklamlar, artık markanın siyasi düşüncesini ortaya koyma aracı haline mi geldi?
MŞ: Hayatımızın her
alanına giren, yaşama biçimleri öneren, statü sembolü olmaya çalışan markaların
bayramlarda ve özel günlerde ilanlar vermesi bence oldukça doğal ve demokrat
bir tavır. Marka sahiplerinin dünya görüşleri ekseninde mesajlar vermesi de
bence doğru ve doğal bir tavır. Bu mesajlara bazı müşterilerin olumlu,
bazılarının da olumsuz tepki vermesi, hatta bazılarının da kayıtsız kalması
yadırganmamalı. Birilerini veya bir kavramı rencide etmediği sürece bence
markalar da siyasi mesajlar verebilir. Hele hele bu mesajlar zekiceyse tüm
kesimleri bile kucaklayabilir. Sanırım siyasi mesaj veren bir marka ne kadar
müşteri kazanacağını ve kaybedeceğini hesaplamıştır. Ayrıca tüketiciler de
gönül verdikleri markanın politik duruşunu bilmeye hakkı vardır diye düşünüyorum.
Marketing Türkiye: Önceki
dönemlere baktığımızda bu tür ilanlar standart mesajlar içerirken artık siyasal
konjonktüre uygun ya da karşıt mesajlar verilmeye başlandı. Bu durumun markaya
olumlu katkıları ve olumsuz tarafları nedir?
MŞ: Ben segmentasyona
inanan bir pazarlamacıyım. Bir markanın “gel, kim olursan ol, yine de gel”
demesini doğru bulmuyorum. Kişiliği olan her markanın konumlandırmasına uygun
yeterince hedef kitlesi olacağını düşünüyorum. Bir markanın kişiliğini
kaybetmesindense müşteri kaybetmesini yeğlerim. Ayrıca gelecek dönemde
markaların kendilerini farklılaştırmak ve konumlandırmak üzere kişiliklerinin
altını daha çok çizeceklerine inanıyorum. Böyle bir gelecekte markaların
olaylar karşısındaki tavır, tutum ve duruşları mutlaka merak edilecektir.
Marketing Türkiye: Sizce
markanın bu tür bir strateji izlemesi doğru mudur?
MŞ: Ya olduğun gibi
görün ya da göründüğün gibi ol felsefesi markalar için de geçerlidir. Bir marka
sahibi siyasal bir konuda mesaj vermek istiyorsa veya markasına bu alanda söz
düştüğünü düşünüyorsa, kesinlikle markasını konuşturmalıdır. Bu tutum
demokrasimize de renk katacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder