15 Nisan 2013 Pazartesi

T-Box nerede hata yaptı?


Mart ayının sonlarına doğru Marketing Türkiye dergisinden bir arkadaş benden T-Box markasıyla ilgili görüş istedi. Bildiğiniz gibi Boyner Holding'in 'yaramaz çocuk' olarak konumlandırdığı sıkıştırılmış küçük paketlerden doğan hızlı moda markası T-box 20 civarındaki mağazasını sessiz sedasız kapatmıştı. Mağazaları kapadılar ama markayı öldürmediler. Holdingden yapılan açıklamaya göre marka corner’larda hayatına devam edecekmiş. Marketin Türkiye dergisi de bir zamanların pazarlama dehasının ürünü olan T-Box’ın nerede hata yaptığını bulmaya çalışan bir haber çalışması yapmaya karar vermiş. Pazarlama uzmanlarından görüş almaya karar vermişler. Ben de kendilerine cevabımı ilettim. Cevaplarımı aşağıda sizlerle de paylaşmak istedim.

Soru: Siz bir zamanlar ciddi parlak bir dönem geçiren T-Box’ın bir duraklama ya da gerileme dönemi yaşadığını düşünüyor musunuz? Neden?
MŞ: Ortada kapanan 20 küsur mağaza olduğuna göre tabii ki duraklama ve gerilemeden bahsedilebilir. T-box sürprizlerle dolu bir markaydı. Fenomen bir tavrı vardı. Tarzı ve diliyle tüketicilerin bir kısmında karşılık buldu. Sanırım müşteri kitlesi onu corner ve kiosklardan almayı seviyordu. Böylece bulunurluğu da bir sürpriz olarak karşınıza çıkıyordu. T-box gibi deneysel markaların başarılı olmasını çok isterim. Umarım T-box eski şaşırtıcı formatına ve formda günlerine geri döner. Markanın çıkış konumlandırmasına uygun bir şekilde yaygınlaşır. Pazarlama dünyasının böyle avangard markalara ihtiyacı var.

Soru: Marka sizce parlak dönemlerini korumak için öngörülü bir pazarlama ve iletişim stratejisi uygulayabildi mi?
MŞ: T-box popüler bir marka gibi davranmadığı için farklıydı ve bu farklılığı tüketicilerde karşılık gördü. Bence Boyner grubu T-box’ı taktik bir marka olarak daha uzun süre kullanmalıydı. Popülerleştirip mağazalaştırmaya çalışmak T-box’ın kimyasını bozdu. Henüz atıştırmalık bir markaydı T-box, mağazalaşması için erkendi. Tabi nasıl bir mağaza konsepti ortaya koydukları da önemliydi. T-box’ın dna’sına aykırı bir mağaza konsepti ve ürün gamı tüketicileri tekrar tekrar T-box mağazasından içeri sokmaya yetmedi. T-box gibi markalar tüketicilerine sürekli sürprizler sunmak zorunda. Tekrar gelen müşteri şaşırtıcı ve yeni bir şeyler göremezse T-box’tan elini ve ayağını hemen çeker. Çekti de. İletişimde şaşırtıcılığı yakalamanız çok kolaydır. Eğlenceli şeyler yapmasına izin verilmediği için yay gibi gerilen yüzlerce reklamcı var. Verin önlerine T-box’ı uçursunlar. Nitekim de öyle oldu. Ama insanlar reklamda gördüğü etkiyi T-box mağazalarında bulamadılar.

Soru: O dönem T-Box’ın kutudan çıkarak mağazalaşması yönündeki kararı doğru buldunuz mu?
MŞ: Ben hep T-Box’ın Tchibo benzeri bir mağazacılık formatını seçeceğini düşünmüştüm. Üniversite gençliğinin buluşma mekanı olacak bir T-box mağazası hayal etmiştim. Güzel renkler, güzel dekorasyon, güzel görsel düzenleme kombinasyonlarının içine sığacak bir marka değildi T-box.

Soru: Sizce T-Box nerelerde hata yaptı?
MŞ: Bana göre erken mağazalaştı ve mağaza konseptini yanlış belirledi.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Buluttan nem kaptınız mı?


Son 5 yıldır teknoloji dergilerinde “bulut bilişim” aşağı, “bulut bilişim” yukarı, yazılıp çiziliyor. Ne olduğunu hiç araştırdınız mı? Ben geçen ay bu konuyu enine boyuna araştırdım. Sonunda teknoloji firmaları “bulut bilişim”i önümüze güzel bir teknoloji paketi olarak sunmaya başladılar.

Kişi veya firma olarak bulut bilişimden nasıl faydalanabileceğiniz derhal bilgi işlemcinize sorun. İnanılmaz olanaklar ve tasarruflar sunuyor bulut bilişim. Neler mi?

·        Bundan sonra sunucu (server) yatırımı yapmanıza gerek kalmayabilir. Microsoft, Google, Yahoo, Yandex gibi firmalar ERP programlarınızı barındırmanız için size bulutta kocaman bir yer açmış durumdalar. İnternet olan her yerden ERP programınıza erişip çalışabilirsiniz.

·        Bilgisayarlarınızdaki verileri (metinler, projeler, dosyalar, resimler, filmler…vb) yedeklemek için pahalı yedek hard diskler almanıza gerek yok. Bu iş için de bulutta yer var. Yollayın buluta, ihtiyacınız olduğunda kullanın veya indirin. Böylece diskin kaybolma veya zarar görme risklerinden de kurtulmuş olursunuz.

·        Çalışmakta olduğunuz dosyaları da buluta gönderebilirsiniz. Daha sonrada internet erişimi olan herhangi bir akıllı telefon veya tablet veya bilgisayar üzerinden aynı dosyaya erişim tekrar üzerinde çalışabilirsiniz. Bir dosyaya farklı zamanlarda farklı cihazlardan erişerek projenizi tamamlayabilirsiniz. Üstelik bunu yapmak için dosyayı son çalıştığınız cihaza kaydetmenize gerek yok.

·        Bulut bilişim sayesinde dosyalarınızı iş arkadaşlarınızla paylaşmak da çok kolay. Bulutun kendisi adeta bir santral. Bu yüzden veri trafiği çok hızlı. Bu yüzden video konferans hiç olmadığı kadar akıcı olabiliyor mesela.

·        İşin asıl güzel yanı aldığınız yazılımları da buluta yükleyebilir ve kullanabilirsiniz. Örneğin Microsoft’un bulut bilişim paketi bunu sağlıyor. Bu paketten aldığınız Office yazılımını istediğiniz cihazda açıp kullanabiliyorsunuz. Ama Office yazılımınız kullandığınız cihaza hiç yüklenmiyor. Yani buluttan çalışıyor. Nasıl, şaşırtıcı değil mi? Bundan sonra aldığınız yazılım da hep sizinle.

·        Yazılım firmalarının yazılımlarının bulut paketlerinden aldıysanız, muhtemelen yazılımı upgrade etmeniz de hem çok kolaylaşacak hem de çok ucuzlayacak. Üstelik yazılım firmaları bulut bilişime dair sürekli yeni teknolojiler geliştiriyor ve bunların bazılarını ücretsiz olarak müşterilerine sunuyorlar.

·        Cihazınız kaybolduğunda ne verileriniz ne de yazılımlarınız kayboluyor.  Hepsi bulutta. Etrafınızda internet, aklınızda şifreniz, önünüzde herhangi bir cihaz varsa işiniz orası artık.

Benim anlattıklarımla yetinmeyin lütfen. Bulut bilişimi siz de araştırın. Şirketinize hız kazandırmak ve maliyetlerinizi düşürmek için buttan nem kapmaya başlamanızda fayda var.