15 Nisan 2014 Salı

Otel İsimlerinin Üstün Körü Analizi

Tatil zamanı yaklaşıyor. İnternetten yaz tatili için tatil köyü araştırması yaparken otellerin isimleri gözüme çarptı. Sektörün çok kötü bir isimlendirme anlayışı var. Telaffuzu zor isimler mi dersiniz, özelliklerine yakışmayan isim mi dersiniz, sektörle alakasız isim mi dersiniz… Ne ararsanız var. Ayrıca otelin özelliklerini de isme yedirmek gibi bir alışkanlık geliştiği için isimleri çok uzun oluyor.

Otel isimlerinde; aile soyadı, mitolojik kahraman adları, bölgenin antik adı, latince kelimeler, tarihi kişiliklerin isimleri, astrolojik isimler, değerli maden adları, obje adları ve türetme kelimeler kullanılmış. Türkçe anlamı olan otel ismi sayısı %10 - 15’i geçmiyor. Ağırlıklı yabancı veya türetme isimler.

Otel isminin sağına veya soluna eklenen ekler şunlar: Otel/Oteli, Hotel, Resort, Palas/Palace, Tatil Köyü/Holiday Village, Club, SPA, Golf, Beach, Convention, Delux, Park, International, The, Grand, Royal… Görüldüğü gibi bu eklerin çoğunluğu bir özelliği vurgulamak amaçlı.

Akdeniz ve Ege’de bulunan 500 otel ismine göz attığımda 50 tanesinin Club kelimesiyle, 35 tanesinin Hotel kelimesiyle, 7 tanesinin The kelimesiyle başladığını görüyoruz. İsimlerin baş harflerine baktığımızda ise sırasıyla en çok S, M ve A harfleriyle başlayan isimlerin tercih edilmiş olduğunu görüyoruz. (İnternette bulduğum toplu otel listelerini Excel dosyasına aktarıp yaptığım listede 500 oteli içeriyordu. Elbette Akdeniz ve Ege bölgesinde daha fazla otel vardır) Aşağıdaki baş harf sırlaması size ilginç gelebilir.

·         43 tanesi S harfiyle başlıyor.
·         41 tanesi M harfiyle başlıyor.
·         40 tanesi A harfiyle başlıyor.
·         24 tanesi K harfiyle başlıyor.
·         22 tanesi G harfiyle başlıyor.
·         21 tanesi T harfiyle başlıyor.
·         20 tanesi D harfiyle başlıyor.
·         20 tanesi P harfiyle başlıyor.
·         18 tanesi B harfiyle başlıyor.
·         18 tanesi C harfiyle başlıyor.
·         16 tanesi H harfiyle başlıyor.
·         15 tanesi L harfiyle başlıyor.
·         14 tanesi İ/I harfiyle başlıyor.
·         13 tanesi E harfiyle başlıyor.
·         11 tanesi R harfiyle başlıyor.
·         10 tanesi N harfiyle başlıyor.
·         9 tanesi F harfiyle başlıyor.
·         8 tanesi O harfiyle başlıyor.
·         8 tanesi J harfiyle başlıyor.
·         7 tanesi V harfiyle başlıyor.
·         6 tanesi Y harfiyle başlıyor.
·         4 tanesi Z harfiyle başlıyor.
·         4 tanesi Ç harfiyle başlıyor.
·         3 tanesi Ö harfiyle başlıyor.
·         2 tanesi U/Ü harfiyle başlıyor.
·         2 tanesi W harfiyle başlıyor.
·         2 tanesi X harfiyle başlıyor.
·         1 tanesi Q harfiyle başlıyor.

Türkiye’nin en büyük ve markalaşmış bazı otel zincirlerinin adları ise şunlar; Rixos, Paloma, Crystal, Voyage, World of Wonders (Wow), Kaya, Majesty, Delphin, Kervansaray, Limak, Barut, Stone, Sunis, Otium


Yeni otel açacaklara ve otel adlarını değiştireceklere sanırım güzel fikir veren bir analiz oldu. Güle güle kullanın. 

1 Nisan 2014 Salı

Güney Kore’den nasıl ders çıkarmalı?

Bu topraklardan dünya markası çıkması için çabalıyoruz. Yönümüz batıya dönük olduğu için batının dünya markalarına bakıp bakıp “biz bunlara yetişemeyiz, gardaş” diyoruz.

Oysa uzak doğumuzda Güney Kore gibi bir örnek var. 1950’li yılların başında NATO gücü olarak Güney Kore’yi korumaya gittiğimizde dünyanın en fakir ülkelerinden biriymiş. Kore gazilerimiz Kore halkının yoksulluğunu, sefilliğini, açlığını, eğitimsizliğini anlatır dururmuş. O zamanki kişi başı geliri bizimkinin beşte biriymiş. Ama o halk, o ülke, o devlet 60 yılda inanılmazı başarmış. Yarı devletçi, yarı kapitalist bir yapıyla, 5 yıllık kalkınma planlarıyla bugünkü refah düzeyine erişmiş. Üretmiş, satmış, dünyaca talep edilen ve tüketilen markalar yaratmış. Ve şu anda kişi başı gelir bizimkinin iki katı. Çok gerimizden başlayıp önümüze geçmişler. 2013 yılı için hedeflediğimiz ihracatı geçen sene yakaladılar. Nüfusları 50 milyon (bizden 25 milyon eksik) ama internete girip çıkan insan sayısı bizden fazla. Üniversite mezunu sayısı da bizden fazla. Ar-Ge’ye de inanılmaz bütçe ayırıyorlar. Haliyle dünya markaları da bizden fazla. (Bizim dünya markamız yok ki diyenleri duyar gibi oluyorum) Şu anda dünyanın belki de bir numaralı teknoloji markası olan Samsung bir Güney Kore markası. Akıllı telefon ve tablet bilgisayarda Apple’a kök söktürüyor. Daha bitmedi LG de Güney Koreli. Otomotivde Hyundai, Kia, Daweoo, Ssang Yong markalarını bilmeyeniniz var mı?  Kulağınıza çalınan diğer dev Güney Kore markaları; Kumho (otomobil lastiği), Romanson (saat). Dünyada kendi alanında ilk 3’e giren Güney Koreli ara ürün üreticilerini saymıyorum bile.

Peki Güney Kore’nin dünya markaları yaratma başarısının altında sizce ne yatıyor? Hemen “üretim” demeyin. Üret üret nereye kadar? Çin de üretiyor, Türkiye de. Ama yok pahasına satmak için üretiyor. Dünyanın fasoncusu olmak bir şey kazandırmıyor. Evet, Güney Kore de dünyanın fasoncusu olarak işe başladı ama pazarlamayı öğrendi, marka yaratmakta cesur davrandı. Biz hala “otomotivde geç kaldık” diyor, yerli marka yaratmak isteyenlere “aptal” gözüyle bakıyoruz. Samsung ile aynı ayarda (ürün gamına sahip) olan Arçelik cep telefonu veya akıllı telefon konusunda “bu bizim boyumuzu aşar” deyip kenara çekildi. Halbuki 20 sene sonra akıllı telefon üretiyor olacak ama, o zaman geldiğinde sektör karsız hale geleceği için yok pahasına üretip satacak. Bir zamanlar tüplü televizyonda dünyanın hamallığını yaptığı gibi olacak.

Şimdi soruyorum size; “Dünya markası yaratmamak” bize biçilen rol mü, yoksa kendi kendimize biçtiğimiz rol mü? Güney Kore örneğine bakın ve karar verin.


İş adamlarımız dünya markası yaratmak için daha cesur davranmak zorunda. Şirketlerine mühendisleri toplamayı marifet saymaktan vazgeçmeliler. O zaten olmak zorunda. Asıl pazarlama zekası olan insan kaynağı bulmak ve yetiştirmek zorundalar. O zaman 20 yıl içerisinde 10 tane dünya markamız olur.