15 Mart 2013 Cuma

Sektörel dergilerin farkında mısınız?

Pazarlama danışmanı olarak, hizmet vereceğim müşterinin sektörünü araştırmak benim için çok önemlidir. İnternette müşterimin rakiplerini araştırmayla yetinmez sektörün derneği varsa onların web sitesinden ve Dünya gazetesinin sektörel eklerinden faydalanmaya çalışırım. Ayrıca sektöre dair dergiler varsa, son bir yıldaki sayılarını edinmeye çalışırım. Böylece müşterimden daha fazla sektörüne dair bilgiye sahip olurum.

Eskiden belli başlı sektörlerin dergileri olurdu. Şimdilerde hemen hemen tüm sektörlerin birden fazla dergisi var. Kimisi bedava dağıtılıyor, kimisi parayla satılıyor. Anlayacağınız sektörel yayıncılık aldı başını gidiyor. Eskiden kötü mizanpajla, kötü içerikle ve kötü tasarlanmış reklamlarla, düzensiz sürelerde yayınlanan sektörel dergilere son yıllarda bir şeyler oldu.  Daha estetik tasarıma ve daha dolu içeriğe sahipler. Üstelik düzenli aralıklarla çıkabiliyorlar. Bu durum sektörlerimizin güçlendiğinin de kanıtı. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Yalnız bu sektörel dergiler mutlaka sektörel araştırmalara ve istatistiklere her sayısında yer vermelidir. Hatta bu alanda kendileri araştırma şirketlerine araştırma yaptırmalıdır. Sektörel bir derginin içinde mutlaka sektör büyüklüğüne dair sabit bir sayfa bulunmalıdır. Bu sayfada sektörün üreticiler ve ithalatçılar bazında büyüklüğü ile perakende veya nihai satış bazında büyüklüğü (ciro, adet, miktar bazında) yer almalıdır. Sektörün ne kadar ihracat ve ithalat gerçekleştirdiği belirtilmelidir. Sektörün yıllar bazında büyüme oranları verilmelidir. Pazar paylarına ve marka bilinirlik oranlarında da ye vermesi çok faydalı olur. Böyle sektörel verileri bulunduran sabit bir sayfası olan sektörel dergi vazgeçilmez başvuru kaynağı olacaktır.

Her firma sektöründeki dergileri desteklemelidir. Sadece ilan vererek değil tabii… Bu dergilere röportaj vererek, bilgi vererek, görüş vererek.

Bugün maalesef bir çok patron ve yönetici içinde bulundukları sektörü kavramaktan uzaktır. Firma sahipleri sektörlerine dair dergileri çok iyi takip etmeli ve bu dergileri yöneticilerinin okumalarını mutlaka sağlamalıdır.

Sektörel dergisi olmayan sektörün gelişemeyeceğini düşünürüm. Umarım dergisiz sektör kalmamıştır ülkemizde.

Yaşasın sektörel yayıncılık.


Not: Sektörlere dair büyüklükleri veren blog’uma (http://sektorlernedurumda.blogspot.com/) göz atarsanız sevinirim. 

1 Mart 2013 Cuma

Yerel marketlere bravo


Türkiye’de yüzün üzerinde yerel market zinciri olduğunu biliyor musunuz? Bunların toplam şube sayısı 2500’ün üzerinde.

Bundan 15-20 yıl önce yapılan projeksiyonlarda Türkiye’ye yabancı hipermarketlerin hızla gireceği, bakkallara, ulusal ve yerel marketlere pazar payı bırakmayacakları konuşulurdu. Ama beklenen olmadı kahraman bakkal süper marketlere farklı bir şekilde direndi ve hayatta kaldı.

Evet, bakkalların çoğunun kapandığı bir gerçek. Ama kapananları bir çoğu da tekil veya zincir market kurmak için kapandı. İşte onların arasından da bugünkü yerel marketler ortaya çıktı. Bazıları çok büyük şubelere ulaşmasına rağmen ayağını yorganına göre uzatmadıkları için battı. Ama bugün gerçekten yerel marketlerimiz uluslararası hipermarketler karşısında adeta destan yazıyor.

15-20 yıl önceki projeksiyonlara güvenerek pazara giren uluslararası zincirler devasa alanlarda ulusal ve uluslararası birçok markayı sunmanın pazarı ele geçirmek için yeterli olduğunu düşündüler. Ama fena halde yanıldılar. Bunun temel sebebi Türk halkının mahallesini terk etmeden alışveriş yapmayı sevmesidir. Arabası olsa dahi uzaktaki bir hipermarkete gitmeyi alışkanlık haline getirmedi hiç kimse. Bu alışveriş tavrının altında elbette ekonomik ve kültürel nedenler yatıyor.  Toplu alışveriş kavramı, yani alışveriş arabasını tıka basa doldurarak alışveriş yapmak sadece azınlık bir kesim için geçerli Türkiye’de.  Bu yüzden yerel marketlerin müşterisi her zaman oldu.

(Ayrıca yerel olmasa da BİM gibi indirim marketleri de her mahalleye market açarak meydanı uluslararası hipermarketlere bırakmadı.  Üstelik bu tip indirim marketleri KOBİ düzeyindeki gıda ve hızlı tüketim malı üreten üreticilerine hayat verdi. Uluslararası zincirlerin rafına çıkamayan bu markalar indirim marketlerinin raflarında tüketicilerle buluşabildi.)

Yerel marketler bu başarıya nasıl ulaştı derseniz. Öncelikle müşterilerine lezzetli ve kaliteli meyve-sebze sunmaları derim. Şimdilerde böyle olmasa da hipermarketler bir zamanlar müşterilerine saman gibi meyve-sebze sunarak epey bir itibar ve müşteri kaybettiler. Ayrıca yerel marketlerin kasap reyonları hipermarketlerinkinden daha güzel et sundular müşterilerine. Bir de tabi bölgesindeki insanları tanımaları, markete girip çıkan insanlara market müdürünün selam vermesi ve sohbet etmesi de etkili oldu yerel marketlerin başarısında.

(Bazı yerel marketler de tarikat ve cemaatlare yakınlıklarıyla ayakta kalmayı başarabildiler ki, bu haksız rekabet kapsamına girdiği için benim yazımın kapsamına girmiyor.)

Bundan sonra ne mi olur? Müşterisine iyi deneyim yaşatan marketler ayakta kalmaya ve karlı çalışmaya devam eder. Güler yüz, müşteri taleplerine olumlu yaklaşım ve hızlı servis hala geçer akçe. Tabii; hesap kitapta başarılı olmak da şart.

İyi olan kazansın.