Türkiye’de yüzün
üzerinde yerel market zinciri olduğunu biliyor musunuz? Bunların toplam şube
sayısı 2500’ün üzerinde.
Bundan 15-20 yıl
önce yapılan projeksiyonlarda Türkiye’ye yabancı hipermarketlerin hızla
gireceği, bakkallara, ulusal ve yerel marketlere pazar payı bırakmayacakları
konuşulurdu. Ama beklenen olmadı kahraman bakkal süper marketlere farklı bir
şekilde direndi ve hayatta kaldı.
Evet, bakkalların
çoğunun kapandığı bir gerçek. Ama kapananları bir çoğu da tekil veya zincir
market kurmak için kapandı. İşte onların arasından da bugünkü yerel marketler
ortaya çıktı. Bazıları çok büyük şubelere ulaşmasına rağmen ayağını yorganına
göre uzatmadıkları için battı. Ama bugün gerçekten yerel marketlerimiz uluslararası
hipermarketler karşısında adeta destan yazıyor.
15-20 yıl önceki
projeksiyonlara güvenerek pazara giren uluslararası zincirler devasa alanlarda
ulusal ve uluslararası birçok markayı sunmanın pazarı ele geçirmek için yeterli
olduğunu düşündüler. Ama fena halde yanıldılar. Bunun temel sebebi Türk halkının
mahallesini terk etmeden alışveriş yapmayı sevmesidir. Arabası olsa dahi
uzaktaki bir hipermarkete gitmeyi alışkanlık haline getirmedi hiç kimse. Bu
alışveriş tavrının altında elbette ekonomik ve kültürel nedenler yatıyor. Toplu alışveriş kavramı, yani alışveriş
arabasını tıka basa doldurarak alışveriş yapmak sadece azınlık bir kesim için
geçerli Türkiye’de. Bu yüzden yerel
marketlerin müşterisi her zaman oldu.
(Ayrıca yerel
olmasa da BİM gibi indirim marketleri de her mahalleye market açarak meydanı
uluslararası hipermarketlere bırakmadı. Üstelik
bu tip indirim marketleri KOBİ düzeyindeki gıda ve hızlı tüketim malı üreten
üreticilerine hayat verdi. Uluslararası zincirlerin rafına çıkamayan bu markalar
indirim marketlerinin raflarında tüketicilerle buluşabildi.)
Yerel marketler
bu başarıya nasıl ulaştı derseniz. Öncelikle müşterilerine lezzetli ve kaliteli
meyve-sebze sunmaları derim. Şimdilerde böyle olmasa da hipermarketler bir
zamanlar müşterilerine saman gibi meyve-sebze sunarak epey bir itibar ve
müşteri kaybettiler. Ayrıca yerel marketlerin kasap reyonları hipermarketlerinkinden
daha güzel et sundular müşterilerine. Bir de tabi bölgesindeki insanları
tanımaları, markete girip çıkan insanlara market müdürünün selam vermesi ve
sohbet etmesi de etkili oldu yerel marketlerin başarısında.
(Bazı yerel
marketler de tarikat ve cemaatlare yakınlıklarıyla ayakta kalmayı
başarabildiler ki, bu haksız rekabet kapsamına girdiği için benim yazımın
kapsamına girmiyor.)
Bundan sonra ne
mi olur? Müşterisine iyi deneyim yaşatan marketler ayakta kalmaya ve karlı
çalışmaya devam eder. Güler yüz, müşteri taleplerine olumlu yaklaşım ve hızlı
servis hala geçer akçe. Tabii; hesap kitapta başarılı olmak da şart.
İyi olan
kazansın.
Ben de yerli marketlerden alışveriş yapma taraftarıyım. Bunun için hem istediğim ürünleri bulduğum hem de güleryüzlü hizmetinden memnun olduğum hakmar mağazacılık’a gidiyorum. Her hafta bazı ürünleri indirime koyuyorlar ve çok uygun fiyata satıyorlar.
YanıtlaSil