Bu topraklardan dünya markası çıkması için
çabalıyoruz. Yönümüz batıya dönük olduğu için batının dünya markalarına bakıp
bakıp “biz bunlara yetişemeyiz, gardaş” diyoruz.
Oysa uzak doğumuzda Güney Kore gibi bir
örnek var. 1950’li yılların başında NATO gücü olarak Güney Kore’yi korumaya
gittiğimizde dünyanın en fakir ülkelerinden biriymiş. Kore gazilerimiz Kore
halkının yoksulluğunu, sefilliğini, açlığını, eğitimsizliğini anlatır dururmuş.
O zamanki kişi başı geliri bizimkinin beşte biriymiş. Ama o halk, o ülke, o
devlet 60 yılda inanılmazı başarmış. Yarı devletçi, yarı kapitalist bir
yapıyla, 5 yıllık kalkınma planlarıyla bugünkü refah düzeyine erişmiş. Üretmiş,
satmış, dünyaca talep edilen ve tüketilen markalar yaratmış. Ve şu anda kişi
başı gelir bizimkinin iki katı. Çok gerimizden başlayıp önümüze geçmişler. 2013
yılı için hedeflediğimiz ihracatı geçen sene yakaladılar. Nüfusları 50 milyon
(bizden 25 milyon eksik) ama internete girip çıkan insan sayısı bizden fazla. Üniversite
mezunu sayısı da bizden fazla. Ar-Ge’ye de inanılmaz bütçe ayırıyorlar. Haliyle
dünya markaları da bizden fazla. (Bizim dünya markamız yok ki diyenleri duyar gibi
oluyorum) Şu anda dünyanın belki de bir numaralı teknoloji markası olan Samsung
bir Güney Kore markası. Akıllı telefon ve tablet bilgisayarda Apple’a kök söktürüyor.
Daha bitmedi LG de Güney Koreli. Otomotivde Hyundai, Kia, Daweoo, Ssang Yong
markalarını bilmeyeniniz var mı? Kulağınıza
çalınan diğer dev Güney Kore markaları; Kumho (otomobil lastiği), Romanson
(saat). Dünyada kendi alanında ilk 3’e giren Güney Koreli ara ürün
üreticilerini saymıyorum bile.
Peki Güney Kore’nin dünya markaları yaratma
başarısının altında sizce ne yatıyor? Hemen “üretim” demeyin. Üret
üret nereye kadar? Çin de üretiyor, Türkiye de. Ama yok pahasına satmak için
üretiyor. Dünyanın fasoncusu olmak bir şey kazandırmıyor. Evet, Güney Kore de
dünyanın fasoncusu olarak işe başladı ama pazarlamayı öğrendi, marka yaratmakta
cesur davrandı. Biz hala “otomotivde geç kaldık” diyor, yerli
marka yaratmak isteyenlere “aptal” gözüyle bakıyoruz. Samsung
ile aynı ayarda (ürün gamına sahip) olan Arçelik cep telefonu veya akıllı
telefon konusunda “bu bizim boyumuzu aşar” deyip kenara çekildi. Halbuki 20 sene
sonra akıllı telefon üretiyor olacak ama, o zaman geldiğinde sektör karsız hale
geleceği için yok pahasına üretip satacak. Bir zamanlar tüplü televizyonda
dünyanın hamallığını yaptığı gibi olacak.
Şimdi soruyorum size; “Dünya markası yaratmamak”
bize biçilen rol mü, yoksa kendi kendimize biçtiğimiz rol mü? Güney Kore
örneğine bakın ve karar verin.
İş adamlarımız dünya markası yaratmak için
daha cesur davranmak zorunda. Şirketlerine mühendisleri toplamayı marifet saymaktan
vazgeçmeliler. O zaten olmak zorunda. Asıl pazarlama zekası olan insan kaynağı
bulmak ve yetiştirmek zorundalar. O zaman 20 yıl içerisinde 10 tane dünya
markamız olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder