Elbette para için. Bazen kendisinden büyük
rakip yabancı bir firma Türkiye piyasasına girmek için reddedemeyeceği bir
teklifte bulunur, bazen de firma sahibinin paraya ihtiyacı vardır o yüzden bir
kısım hissesini satar. Peki neden paraya ihtiyacı olur patronun? Çünkü şirketi
zordadır. İçeriye sermaye sokabilirse borçlarını ödeyebilecek ve hatta iyi
fiyata satabildiyse kendisine de biraz para kalacaktır.
Ben ne zaman gazetelerde, ekonomi
dergilerinde “şirketlerinin yüzde bilmem kaçını yurt dışından bir firmaya veya
bir fona sattığını” şişinerek söyleyen bir patron görsem, işin aslının finansal
kriz olduğunu bildiğim için, şaşıp kalıyorum. Evet firmasını belli bir
büyüklüğe taşımış, belli bir marka değerine ulaştırmış ama en nihayetinde bunu
borç paralarla (krediyle) başarmış. Ortak olanlar da genelde “bize yönetimi
devrederse firmayı düze çıkarır ve aldığımız hisseleri ileride daha yüksek
fiyata satarız” diye ortaklığa girişiyor (Yahut zamanla tüm hisseleri
devralacakları bir anlaşmayla ortaklığa başlıyorlar). Ortak olmak için de
genelde iki şartları oluyor; birincisi şirket yönetiminde etkin söz sahibi olmak,
ikincisi hisse için verdikleri parayla öncelikle şirketin borçlarının kapanması.
Bu ayki Capital dergisinde bir kargo
şirketinin patronuyla, bir hazır giyim zinciri markasının patronu ortak alarak
ne kadar iyi yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Yaptıklarının
matah bir şeymiş gibi iş dünyasına pazarlıyorlar. Arkadaş, kendi yağıyla sürdürülebilir
büyümeyi başaran hiçbir firmanın patronu ortak istemez. Borcu olmayan şirketini
bir patron ancak uzun zamandır büyütemiyorsa veya başka bir sektöre yatırım yapmayı
düşünüyorsa hisselerini kısmen veya tamamen satar. Oysa piyasada gördüğünüz,
duyduğunuz tüm hisse satışlarının hemen hepsi baş edilemeyen borçlar
yüzündendir. “Şirketini başarıyla yönetti sonra da iyi fiyata sattı” denen iş
adamlarının hikayesi size sunulduğu gibi değil.
Tabii benim buradaki eleştirim dürüstlük
açısından. Yoksa borç batağındaki firmanı/markanı satabilmek de bir başarıdır. Artan
borç yükünü döndüremeyip iflas etmektense, kuyruğu dik tutarak şirketi
pazarlamak ve gelen sermaye ile işleri yoluna koymak bir mesele. Ama geçmişte
ikişer üçer defa ortak almalarına rağmen batan (Wenice ve Bücürük gibi)
firmalar da görmedik değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder