İşim gereği çok sık şehir dışına çıkıyorum
(sadece bu yılın ilk 9 ayında 21 şehrimize 60’ın üzerinde ziyaret
gerçekleştirdim). Genelde bu gezilerim konaklamalı oluyor. Güne ve danışmanlığa
zinde başlamak için akşamdan şehre gitmeyi tercih ediyorum. Gece 22 veya 23’te
otele giriş yapıyor, uyuyor, sabah kalkıp duşumu alıyor ve kahvaltımı yapıp
otelden ayrılıyorum. Otelde çok vakit geçirmeyeceğim için, ekonomik olsun diye 3
veya 4 yıldızlı otellerde konaklıyorum. Tercih ettiğim otellerin oda + kahvaltı
fiyatları 80 TL ile 130 TL arasında değişiyor. (Ara sıra kendimi şımartmak için
geceliği 200-300 TL otellerde de kaldığım oluyor.)
Ekonomik otellerde genellikle o şehre iş
yapmaya gelmiş satıcılar, satın almacılar, proje yöneticileri ve benim gibi
danışmanlar kalıyor. Nadiren de yabancı iş adamları ve yöneticiler görüyorum. Bahsettiğim
3-4 yıldızlı kent otellerini geçindiren hedef kitle bu. Bu hedef kitleyi ilk
seferinde memnun edebiliyorlarsa tekrar konaklatabiliyorlar. Fiyat düzeyleri
birbirine yakın da olsa bu otellerin özellikleri ve müşterilerine yaşattıkları
deneyim birbirinden farklı olabiliyor.
Sırf bu yıl 30 farklı ekonomik otel de
kalmışımdır. Haliyle hem inceleme hem de kıyaslama yapıyorum. Hangi otelin
hangi özellikleri güzel, hangi özellikleri vasat, hangi özellikleri kötü
görebiliyorum. İyi konfor ve hizmet sunamayanları, şehre tekrar gelişlerimde
kullanmıyor, yenilerini deniyorum. Eee, işin üzerine bu kadar kafa yorunca bu
otellerin başarılı olabilmesi için neye önem vermeleri gerektiğini görebiliyorum.
Neyse, gözlemlerimden edindiğim fikirler
aklımda kalmasın, sizlerle paylaşayım. Benim gibi müşterileri memnun etmek
istiyorlarsa bu oteller aşağıdaki konulara önem vermeliler.
·
Otel
odasının yatağı çok yumuşak olmalı. Tüm gün yorulmuş
ve seyahat ederek bir şehirden diğerine geliyorsunuz. Otel odanızdaki yatak,
yastık ve yorgan yumuşaksa çok iyi uyku çekiyorsunuz. Hele bir de yatak genişse
harika. Bir otel odasında en uzun
saatinizi yatakta geçiriyorsunuz. İyi uyku iyi deneyim demektir. Hampton ve İbis gibi yabancı otel zincirleri yatağın ve uykunun önemini
biliyorlar. Bu yüzden onların yatakları, yastıkları ve yorganları çok yumuşak
ve rahat oluyor.
·
Duş
alması keyifli olmalı. Sabah duşu tazelenmek ve
temizlenmek için çok önemlidir. Yeterli tazyikle su akıtan, sıcak-soğuk su
değişimi kolayca yapılabilen, duşluk başı ve seviyesi ayarlanabilen bir duş sistemi
olmalıdır. Güldür güldür akan suyla duş alabilmek otele tekrar gelmekte önemli tercih
sebebidir. Su tazyiki ve ısısı kendiliğinden dalgalanıyorsa, duş başlığı ve hortumu su kaçırıyorsa bu çok büyük bir eksi puandır. Banyonun estetik olması gerekir. Kullanılan seramik/mermer/granit
gibi malzemeler, ışıklandırma, armatürler ve vitrifiyeler uyumlu olmalıdır.
Derzler ve bitim bölgelerindeki işçilik eksiksiz olmalıdır. Küvet yerine duş
kabini olmalıdır. Duş kabininin içindeki sabun ve şampuan koyma yeri işe yarar
olmalıdır (sabunun veya mini şampuanın düşmesine neden olan malzemeden vaz
geçilmelidir). Duş kabininin kapıları düzgün çalışıyor olmalıdır. Duş bölgesinden dışarı su sıçramayacak ve sızmayacak bir duş kabini olmalıdır. Duştan çıkan ıslak zemine basarsa bu veya banyo havlusu ıslanmışsa bu eksi puandır. Otelin ikramı
olan sabun ve şampuan kaliteli olmalıdır. Havlular dolgun ve yumuşacık
olmalıdır. Mümkünse bornoz konulmalıdır. Tek kullanımlık bezden/kağıttan terlikler basit olmamalı, kaliteli olmalıdır. Bir otel banyo yapmayı keyifli hale getiriyorsa kesinlikle akıldan
çıkmaz.
·
Sabah
kahvaltısı akılda ve damakta kalıcı olmalıdır.
Sabah kahvaltısında çok çeşit olmasındansa kaliteli ve lezzetli kahvaltılıkların
olması daha önemlidir. Kahvaltının temel malzemeleri peynir, zeytin, bal,
tereyağı, domates ve salatalıklar hem taze hem de lezzetli olmalıdır.
Kahvaltıya alameti farika olabilecek bir ekstra lezzet ekleyebiliyorsanız ne
ala. Örneğin ben Denizli’de sadece mini tostlarından dolayı Leodikya Otel’i tercih ediyorum. Bozüyük’te
tereyağlı sahanda yumurtasından dolayı Grand
Çalı Oteli tercih ediyorum. Niğde’de kuruyemiş büfesinden dolayı Grand Oteli tercih ediyorum.
·
Yukarıdakilerin dışında güler yüzlü
ve beni hatırlayan personel olursa çok memnun oluyorum ve bu saygılı personeli
de bahşişlerimle memnun ediyorum. Temizlikten bahsetmeme gerek yok. Temiz
olmayan veya sigara kokan bir odaya denk gelirsem oteli hemen portföyümden
çıkarıyorum. Oda estetiğinin güzel olması (ben klasik tarz yerine
avangard/minimal tarzı seviyorum), oda
içindeki buzdolabının seçeneklerle dolu olması, televizyonun geniş olması, televizyon
kanallarının arasında belgesel kanallarına da yer verilmesi, klima kullanımının
kolay olması, çalışma masasının olması (örneğin bu yazıyı otel odasındaki
çalışma masasında yazıyorum), internet şifresinin odada görünür bir yerde
olması ve internetin güçlü çekiyor olması önemli. Otelin genel estetiği de çok
önemli. Malzeme ve renk kullanımı, resepsiyon alanı, lounge alanları etkileyici
olmalı. (Eskişehir’deki En Hotel
tasarım açısından beni çok etkiledi. Dar alanda harika bir atmosfer
yaratmışlar, mutlaka deneyin).
Yukarıda bahsettiğim
özelliklerin hepsine sahip ekonomik kent oteli şimdiye kadar görmedim. Şık
otellerin personelleri güler yüzlü olmayabiliyor, lezzetli kahvaltısı olan
otellerin yatakları sert olabiliyor, duş alması keyifli otellerin odası tozlu
olabiliyor. Yani her güzelin bir kusuru maalesef oluyor. Ama bir gün müdavimi
olduğum otellerin belirttiğim eksikleri görüp beni şaşırtacaklarına eminim.
İş amaçlı
seyahatler her geçen gün artıyor. Ekonomik kent otelleri, iş seyahati yapan insanları
çekebilmek ve onları daimi müşterileri haline getirmek istiyorlarsa yukarıda
yazdıklarıma kulak vermelerini öneririm. Aslında en doğrusu otel sahiplerinin
rakiplerinde (diğer otellerde) birer gün kalarak deneyim yaşamalarıdır. (Özellikle
kendilerinden bir üst konumlandırmaya sahip Anemon ve Ramada
otellerini ziyaret etmelerini tavsiye ederim.) Böylece neyi doğru, neyi eksik,
neyi fazla yaptıklarını kendileri görebilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder