Gezi olayları sırasında halk ikiye
bölündüğü gibi markalar da ikiye bölündü. Protesto hakkını kullanırken polis
şiddetinden kaçmak zorunda kalan insanlara kapısını açmayan markalar (mağazalar,
marketler, kafeler, pastaneler, oteller ..vb) muhalefet yanlısı
vatandaşlar/tüketiciler tarafından protesto edilirken, protestoculara kapısını
açan markalar da iktidar yanlısı vatandaşlar/tüketiciler tarafından protesto
edildi. (Artık nur topu gibi iki temel segmentimiz oldu; iktidarı seven
tüketiciler ve iktidarı sevmeyen tüketiciler. Ne diyelim, halkı bu şekilde
segmente edenler utansın)
Gezi parkının tam yanında olan Divan Oteli
de biber gazından, polis copundan, TOMA suyundan kaçan protestoculara
kapılarını açtı ve yaralananlara yardımcı oldu. Tabi bu insani yaklaşım hem
iktidar, hem onun oy verenleri, hem de yandaş medyası tarafından hoş
karşılanmadı. Koç grubuna ait olan Divan Oteli’nin bu tavrı yüzünden Koç
markaları iktidar yanlısı tüketiciler tarafından protesto edildi, ediliyor.
Bu gelişmeler üzerine Marketing Türkiye
dergisi Gezi Olayları sırasında ve sonrasında Koç Grubu’nun kriz yönetiminde ve
kriz iletişiminde başarılı olup olmadığını sorgulayan bir dosya hazırlamaya
karar vermiş. Sağ olsunlar benim de görüşlerime başvurdular. Soruların ve cevaplarımın tamamını sizlerle
paylaşıyorum.
Koç Holding Gezi olaylarının ardından yaşanan dönemde sizce krizi doğru
yönetebiliyor mu?
Gezi olaylarında Divan otelin kapılarını polisin
şiddetinden kaçan protestocu gençlere açması son derece insani bir davranış.
Bunu yapmayan Starbucks, Garanti Bankası, NTV, CNNTürk ve Mado gibi firmalar
inanılmaz itibar kaybettiler. Tabii bu insancıl yaklaşımın hükümet nezdinde
tepki doğuracağı aşikardı. Koç Grubu otelinin kapılarını açarken elbette bu tepkiyi
hesaplamışlardır. Ama durum bazılarının düşündüğü gibi “aşağı tükürsen sakal,
yukarı tükürsen bıyık” durumu değildi. Koç ve Divan yöneticileri vicdanlarının
sesini dinleyerek zordaki insanlara yardım ettiler. Ahlaklı ve vicdanlı
insanların başka seçeneği olamaz. Uzun yıllar ayakta kalmak isteyen bir
firma/marka hükümet korkusuyla kararlar almamalıdır. Asıl otelin kapılarını
açmasaydı çok şey kaybederlerdi.
Koç ve Divan zordaki insanlara yardım ederken
bunun üzerinden fırsatçı bir iletişim yapmadığı gibi, hükümet partisini ve onun
severlerini rencide edecek bir iletişimde de bulunmadı. Gösteri ve protesto
hakkını kullanan gençlere acımasızca saldıran kolluk kuvvetleri ve onlara
saldırma emri veren hükümet aslında demokratik bir ülkede sivil toplum kuruluşları
ve elbette iş dünyası tarafından ilanlarla protesto edilmeli ve itidale davet
edilmeliydi. Ama bu ülkede maalesef iş dünyası ve medya üzerinde müthiş bir
baskı olduğu için iş adamları sesini bile çıkaramadı. Çıkaranların üzerine de
hemen maliye salındı. Bu yüzden Koç gibi 80 milyar dolarlık ciroya ulaşmış bir
şirket bile otelinin kapısını açmaktan başka bir şey yapamadı baskıcı iktidar
karşısında. Belki sonrasında hükümetin hışmından korunmak için lobi faaliyeti
yürütebilirdi, iktidara yakın insanlarla yemekler yiyip nabız yoklayabilir, el
altından özür ve af dileyebilir, bazı “ödünler” verebilirdi. Ama
maliyenin Tüpraş ve Opet’e “polisle birlikte” yaptığı baskından anlıyoruz ki,
Koç Grubu hiç alttan almamış. Her halde hükümetin gönlünü almaya çalışmanın işe
yaramayacağını düşündüler, veya düşündürttüler.
Hükümetin “maliye” sopası sonrasında Ali Koç, Koç
Topluluğu’nun ülke ekonomisinin yüzde 9’unu, ihracatının yüzde 10’unu, toplam
vergi gelirlerinin yüzde 9.4’ünü teşkil ettiğini belirterek “Hal
böyleyken, Türkiye’nin global bir oyuncu olmasını istemekten başka bir
amacımız, niyetimiz olması mümkün değildir” diye açıklama yaptı.
Hükümeti insafa davet etmekten başka çareleri yoktu bence, onu da yerine
getirdiler.
Hükümetin bir el işaretiyle sağa sola saldıran
yandaş medyanın Koç Grubu’na iftiralarla yüklenmesi de büyütülecek bir konu
değildir. Koç Grubunun savunmaya geçip her saldırıya cevap vermemesi gerekir.
Zira cevapları kaale almayacakları gibi hükümetten yeni bir el işareti gelesiye
kadar da dezenformasyonu durdurmayacaklardır. Sanırım Koç Grubu şirketlerinin
yandaş medyaya reklam vererek arayı yumuşatma hamleleri olacaktır. Acı ama
maalesef gerçek tespitlerdir bunlar. Ülkemizin gerçeği bu.
Hükümet partisini severlerden oluşan tüketiciler
arasında bulunan bazı fanatik segmentlerin Koç Grubuna ait şirketlere boykot
hamlesi elbette olabilir, olacaktır da. Ama bu fanatik segmentler zaten Gezi
olaylarından önce de tüketimlerini kendi anlayışına yakın tedarikçilerden
yapmaktaydı, Koç Grubu şirketlerden alışveriş yapmamaktaydı. Koç Grubu
şirketlerinin hedef kitlesinde bu fanatik segmentlerin olmadığını da
düşünüyorum.
Bence Koç Grubu, krizi sessiz kalarak, şov
yapmayarak ve insancıl davranarak gayet başarılı yürütmüştür. Öyle sanıyorum
ki; Gezi olayları sonrasın Koç Grubu şirketlerinin müşteri sayısı ve satışları
da artmıştır. Bu savım doğruysa Koç Grubu krizi doğru yönetmiş demektir. Eğer
müşterileri azalmış ve satışları düşmüşse de bu gezi olayları sırasındaki
tavrının hatalı olduğunu göstermez. İnsanın karşısına adam gibi davranma
fırsatı 40 yılda bir çıkar ve Koç Grubu adam gibi davranmıştır. 2013 yılında
cirosu 10 milyar dolar düşse ne olur? Söyleyeyim; 70 milyar dolar olur. Ama her
şey para değildir. Gezi olaylarındaki tavrından dolayı Koç Grubunu tebrik
ederim.
Koç Holding sizce kriz döneminde nasıl bir iletişim stratejisi izlemeli?
Krizi yaratan ve saldırgan olan taraf
hükümet olduğu için Koç’a bu alanda iletişim stratejisi önermek zor. Bazıları
tarafından Koç’a “el etek öpmek” bazlı lobi faaliyetleri öneriliyordur eminim.
Alttan almaya ve yaranmaya çalışmak işe yaramayacaktır. Onun yerine bozuk
saatin bile günde 2 defa zamanı doğru gösterdiği gerçeğinden hareketle
hükümetin “güzel ve medeni projelerine” destek vermesi arayı yumuşatabilir. Koç
grubunu yürüttüğü kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin daha fazla gündeme
getirilmesi vicdansız kalpleri yumuşatacaktır. Yandaş medyadan ve hükümet
partisini severlerden gelecek saldırı ve itirazlar karşısında da soğuk
kanlılığını korumalıdır Koç Grubu. Sabır ve zaman bu krizin ilacıdır.
Capital Dergisi'nin her yıl yaptığı "Türkiye'nin En Beğenilen Şirketleri" araştırmasında bu yıl Koç Holding 4 basamak birden atlayarak birinci sıraya çıkmış. Demek ki Koç grubu Gezi'daki tavrı yüzünden yara almamış itibar kazanmış.
YanıtlaSil