Bu ayın başında iş adamı Ethem Sancak
TMSF’nin elinde bulunan ağır taşıtlar üreticisi BMC’yi 751 milyon TL’ye satın
aldı. Yaklaşık bir yıldır üretim yapmayan BMC, 1964 yılında İzmir'de
kurulmuştu. O günden bu güne sürekli sahibi değişti. En son Çukurova grubunun
devlete olan borcuna karşılık TMSF’ye geçmişti. 50 yıllık bu firma geçmişinde
motor, kamyon, kamyonet, traktör, belediye otobüsü ve ordu için taşıtlar,
zırhlı araçlar üretti. Askeri amaçlı ürettiği “Kirpi” isimli aracı dünyaca
talep gördü. “Levend” isimli kamyonları nakliye sektörümüzün yıllarca yükünü
çekti. Böyle değerli bir firmanın tekrar ayağa kalkması sevindirici.
Ethem Sancak, BMC’nin kabiliyeti ve
uzmanlığı olan kamyon, askeri araç ve belediye otobüsü üretimine devem
edecektir. Ayrıca,
başbakanın son 5 yıldır yerli marka otomobil üretecek “babayiğit” arayışına da
cevap vermek için yerli otomobil konusunda da adım atacaktır. Atmalıdır da.
Bloglarımı okuyanlar bilir, bu ülkenin
“gelişmekte olan ülkeler” sınıfından “gelişmiş ülkeler” sınıfına atlaması için mutlaka
en az bir yerli otomobil markası yaratması gerektiğini söyler dururum. Dünya
pazarlarında talep gören bir otomobil markasına sahip olmak bir ülke ekonomisi
için psikolojik bir eşiktir bence. Son 40 yıldır dünyanın on altıncı ekonomisi
olmaktan bir türlü kurtulamayan Türkiye’nin birkaç basamak yükselmesi için
yerli otomobil markası yaratması bence şarttır.
Bu konuda birçok yerli fason otomobil
üreticisi ve otomobil sektörü uzmanı ağız birliği yapmışçasına “treni
kaçırdığımızı” belirtip, “yerli marka yaratamayacağımızı” söylüyor. Bu
söylemleri 3 sebebe bağlıyorum:
·
Vizyonsuzluk (Türkiye’ye bir
otomobil markasını yakıştıramıyorlar)
·
Korkaklık (Rakiplerin bizi
ham edeceğini düşünüyorlar.)
·
Güvensizlik (Girişimci,
çalışkan ve yaratıcı olduğumuza inanmıyorlar. Talep yaratacak pazarlama
zekasına ve dünya markası yaratacak fikirlere sahip olmadığımızı düşünüyorlar)
Ağır savaşların ve yenilgilerin ardından
mucizeler yaratan Almanya, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerin başarısının en
önemli sebeplerinden biri bence kendi otomobil markalarını yaratmış
olmalarıdır. Hiç kimse bizdeki otomotiv yan sanayini, topraklarımızda yabancı
otomobil markaları için üretilen 1 milyon otomobili göstererek zaten otomobil üreten
bir ülke olduğumuzu lütfen söylemesin. Sadece imalatın değil, tasarımın,
mühendisliğin, pazarlamasının ve adının yerli olmasından bahsediyoruz. Ancak
böyle bir yerli markanın başarılı olması bizi silkeleyecek, ekonomimize çağ
atlatacaktır. (Keşke zamanında Devrim, Anadol gibi markalarda ısrar edilseydi.
Şimdi ülke olarak çok farklı bir konumda olurduk.)
Bu yüzden BMC’yi alan Ethem Sancak’ın
otomobil de üretmeye talip olmasını önemsiyor ve takdir ediyorum. Bir pazarlama
uzmanı olarak da kendisine yol göstermek için naçizane önerileri burada
sıralamak istiyorum.
1)
Firma İsmini de
Marka İsmini de Değiştir.
BMC’nin adı, 1964 yılında kurulurken üretim
lisansı aldığı İngiliz ticari araç ve motor üreticisi “British Motor Company”
firmasının baş harflerinden gelmektedir. Milli bir marka yaratırken adında
İngiliz ajanı barındıran (J) BMC’den vazgeçmekte fayda var.
Ayrıca baş harflerden oluşan kısaltma isimleri markalaştırmak zordur. Kısaltma
isimleri bilinir kılmak ve markalaştırmak için daha fazla marka iletişimi
bütçesine ihtiyaç duyulur. Reklama IBM, HSBC, BMW gibi markalar kadar yatırım
yapamayacaksanız BMC isminden vazgeçmeniz doğru olur. BMC’de ısrar edilirse yurt
içinde BeMeCe, yurt dışında BiEmSi diye okunan falsolu bir
markaları olur ki bu da hoş olmaz. Son olarak; ağır ticari araçlarla
özdeşleşmiş, sadece ülke sınırları içinde bilinen, “bence de BMC” sloganından
başka marka tortusu kalmayan, geçmişte sürekli zararlar ve iflaslarla anılan
bir markayla devam etmek gereksizdir de.
Hele hele ürün gamına otomobil de girecekse
yepyeni bir isme gerek vardır. Tüm dünyada aynı şekilde okunan, kolay yazılan,
kolay hatırlanabilen bir isim daha kolay markalaşacaktır. (Konu Anadol olsaydı
bu öneriyi yapmazdım. Taş gibi isim.) İlla da BMC’yi devam ettirmek
istiyorlarsa “Bemece” şekliyle ve firma adı olarak kullanabilirler. Ama taşıt
markası olarak kesinlikle kendilerine Anadol gibi güçlü bir isim bulmalılar.
İlla bir anlam ifade etmesi gerekmiyor. Novartis veya Aviva gibi türetme de
olabilir. Fiyakalı olsun yeter.
İsim değişirse Ethem Sancak’ın BMC’nin 30
yıl önceki reklam yüzü İbrahim Tatlıses’ten yararlanma fikri de çöpe atılır ki,
bu da bir cinayeti engellemekle eş değerdir. BMC’nin yeni döneminde tekrar
İbrahim Tatlıses’in kullanılması tam bir intihar olur. Avam zevklerle anılan,
kadın dövmeyle özdeşleşmiş ve popülerliği azalmış yaşlı bir sanatçıyı kullanmak
markayı doğar doğmaz gömmek anlamına gelir. Ayrıca kafiyeli bir söz olmaktan
öteye gitmeyen “Bence de BMC”nin
hortlaması da cabası. Yeni BMC’ye ilk etapta 2 milyar TL yatırım yapacağını
deklare eden Ethem Bey marka yaratma işini mutlaka uzmanlara bırakmalı.
Sonuç olarak Mercedes markalı araçları
üreten Daimler-Benz firması gibi bir marka mimarisi oluşturulmalıdır.
2)
Taklit Bir Strateji
Yerine Özgün Bir Strateji Belirlenmeli ve Israrla Uygulanmalıdır.
Dünyadaki başarılı otomobil firmalarına ve
markalarına bakarak ortaya konacak strateji yeni BMC’yi hiçbir yere götürmeyecektir.
Yepyeni bir bakış açısıyla sürdürülebilir büyüme stratejisi belirlenmelidir. Örneğin;
otomobilde ilk 10 yılda dünya markalarıyla yarışmak hedef alınmamalıdır.
Herkese satılabilecek modeller yaratma hayali kurulmamalıdır. Yüksek kalite,
son teknoloji ve trend donanımlar peşinde koşulmamalıdır. A ve B sosyo ekonomik
statüde olan kitleler hedef alınmamalıdır. Ekonomik, iş gören ama sağlam
otomobiller sunmak birinci hedef olmalıdır. Evin ikinci otomobili olmak
hedeflenmelidir. (Ailenizin ikinci otomobili neden …….. olmasın?) Bu yüzden
ailenin hafta sonu kullanacağı MPV tipi (Renault Scenic, Peugeot 5008 gibi) otomobil,
anneye özel donanımlara sahip otomobil ve ailenin gençlerine alınabilecek “hor
kullanılmaya yatkın” bir otomobil ilk ürün gamları olmalıdır. Tüm Ar-Ge bu üç
otomobil üzerine odaklanmalıdır. Daha fazlasına değil. Tabii ki bu
otomobillerde sadece dizel motor seçenekleri olmalıdır. Elektrikli motor
konusunda ise İnci Akü, Yiğit Akü gibi firmalarımızla ortak bir çalışma
başlatmakta ve ürün gamına 2-3 yıl içinde elektrik motorlu (hibrit de olabilir)
versiyon koymakta fayda var. MPV modelin taksicilere de, esnaflara da
önerilebilecek versiyonları da çalışılmalıdır. Yani bir Renault, Peugeot veya
Fiat gibi tüm sınıflarda otomobil üretilmemelidir. İlk modeller piyasaya
çıktıktan 4-5 yıl sonra “ilginç ve ekonomik” bir spor otomobil de piyasaya
sürülebilir. Satış ve servis ağı konusunda da farklı bir yapılanmaya gidilmesi
hedef kitlenin ilgisini çekecektir.
(Elbette BMC’den devir alınan ürün gamı
geliştirilerek ve daha iyi pazarlanarak sunulmaya devam etmelidir. Kamyon,
belediye otobüsü ve askeriye amaçlı araçlar şirketin kolay adapte olacağı ve
başarıya ulaştıracağı kategorilerdir.)
Stratejiyle birlikte en önemli konu
konumlandırma. Talep yaratacak ilgi çekici bir konumlandırma belirlemek ve bu
konumlandırma üzerinden iletişim kurgulamak şart. (Bkz: http://muratsaylan.blogspot.com.tr/2008/11/marka-konumlandrma.html)
Yeni BMC’de üretime ve mühendislere
verilecek değerin aynısı pazarlama departmanına da verilmeli, şirkete pazarlama
zekası olan kadrolar katılmalıdır. Yeni BMC için “ne sunmaları gerektiğinin cevabını” bulmak, “nasıl üreteceklerinin cevabını” bulmaktan daha önemli olmalıdır. Bu
önemli sorunun cevabını bulacak olan da pazarlama zekasına sahip kadroları
olacaktır.
Kısacası; yeni BMC’nin otomotiv sektöründe farklılaşmak
adına ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini uzun uzun ele alması gerekiyor.
Umarım bu topraklardan yerli bir otomobil 3
yıl içinde çıkar. Bunu Ethem Sancak’ın veya başka bir iş adamının başarması
önemli değil. Yerli bir otomobil markası için kolunu sıvayan girişimciye
hepimiz destek vermeliyiz. Kendi adıma bu makaledeki önerilerim dışında
piyasaya sürülen ilk yerli otomobilden satın alacağıma söz verebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder