Az şubesi olan
bankalar kitlesel mecralarda kendilerini anlatmazlar. Genelde kitleler değil,
kurumlardır hedefleri. Bu yüzden 20-30 şubesi olmasına rağmen adını bile
bilmediğimiz bankalar vardır. Bankacılık sektörüne yeni adım atan Lübnan
menşeili Odeabank’ın henüz 6 şubesi varken, bankacılık sektörümüze girdiğini
anlatan lansman kampanyası epey ses getirdi. 3 ay önce kurulmuş bir bankanın
böyle bir lansman kampanyasına ihtiyacı var mıydı? Bu kampanya için TV
kullanmasına ihtiyaç var mıydı? Reklamlarında ünlü kullanmasına ihtiyaç var
mıydı? Ünlünün Hülya Avşar olmasına ihtiyaç var mıydı? Gibi sorular reklam ve
pazarlama dünyasında gündeme geldi.
5 yıl sonra
sadece 100 şubeye ulaşmayı hedefleyen bir banka için bu kadar gürültüyü
erkenden patlatmasına gerek yoktu denebilir. Ama ben neden bu kadar gürültü
koparmak istediklerini anlıyorum. Reklam her zaman müşteri çekmek için
olmayabilir, imaj oluşturmak için de olabilir. Hatta imaj oluşturmak için
yeterince uzun bir tarihiniz olmasa da. Bazen reklamlar marka ismini kamuoyunda
aşina yapmak için kullanılır. Böylece; İyi bankacıları transfer etmeniz daha
kolaylaşır. Şube yapmayı planladığınız lokasyonun sahibiyle kiralama süreciniz
daha kolay yürür. Şöhretiniz sayesinde sektörünüzün düzenleyicileri sizi hafife
almaz. Konuşulur olduğunuz için yatırımcılarınız, bilinir olduğunuz için personeliniz
memnun olur. Ayrıca farklı olsun diye koyduğunuz adın garipsenmemesi ve doğru
telaffuz edilmesi için de böyle bir kampanyaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Yanılmıyorsam,
müşteri çekmekten daha çok bu ihtiyaçları karşılamak adına Odeabank böyle bir
lansman kampanyası düzenledi. Eğer dediğim gibiyse de hedefine ulaşmış
demektir.