28
Eylül 2014 tarihinde lanse edilen yeni Türkiye logosu beraberinde bir sürü
eleştiriyi getirdi. Beğenenler ve beğenmeyenler bir tarafa savruldu. Logo
hakkında düşüncelerimi soranlara toplu cevap vermek en doğrusu olacak.
Mevcut “Türk Malı / Made in Turkey” logosunun
yerine kullanılacak yeni Türkiye logosunu tasarlama görevini 2013 yılında
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İngiliz Saffron Brand Consultants (http://saffron-consultants.com)
firmasına verdi. Marka danışmanlığı ve markalama hizmetleri veren
Saffron, Türkiye’de daha önce Turkcell, Digiturk ve Halkbank’ın Paraf
Kart’ını tasarımını yapmıştı.
Türkiye’nin
ticaret markasını tasarlamayla görevlendirilen Saffron 1.5 yıllık araştırma ve
geliştirme çalışmaları sonucunda TİM’e yaklaşımlarını sundu ve ortaya
yukarıdaki logo çıktı.
Görüldüğü
gibi yeni milli logomuz tipografiden oluşuyor ve her bir harfinde farklı
desenlere yer verilmiş. Patchwork tarzındaki bu logonun altına da slogan olarak
“Discover the potential” yazılmış.
Logoda
Türklerin tarihte kilim, halı, el sanatları, mimari gibi alanlarda
kullandıkları kültürel motiflerden esinlenilmiş ve onlara çağdaş manalar
yüklenmiş. Sembollerde Selçuklularda
kullanılan duvar süslemeleri ile Osmanlı zamanındaki çini süslemelerine de
gönderme yapılmış. Hem adı Türk rengi olarak bilinen hem de Osmanlı’daki
çiniciliğin ana rengi olduğu için yeni logonun rengi Turkuaz olmuş.
Logodaki
tipografinin harflerini oluşturmak için yirminin üzerinde farklı desen
kullanılmış ve bunlardan 8 tanesine özel anlam yüklenmiş.
·
BİRLİKTELİK: Ülkenin birliğini ve birlikte çalışma
kabiliyetini belirtiyor.
·
HEM DOĞULU HEM BATILI: Türkiye’nin iki yönlü
olmasını sergiliyor.
·
DÜNYA: Türkiye’nin dünyadaki konumunu güçlendirmesini
anlatıyor.
·
BULUŞMA: Hem iki kıtanın hem de
insanların Türkiye’de buluşmasını temsil ediyor.
·
UYUM: Türkiye’nin uyum sağlama özelliğini ifade
ediyor.
·
İNOVASYON: Yaratıcılığın ülkenin karakteristik özellikleri
arasında yer aldığını gösteriyor.
·
SİNERJİ: Birlikte çalışma yeteneğini sergiliyor.
·
BÜYÜME: Ülkenin kesintisiz devam eden kalkınmasının mesajını
veriyor.
Tabi
herkesi ilgilendiren bir konu (!) olduğu için sosyal medyada ve haber
kanallarında yoğun biçimde yeni Türkiye logosu konuşulmaya başladı. Her zamanki
gibi eleştirel ve sübjektif yaklaşımlar ağırlıktaydı. Ana eleştiri başlıkları
ise aşağıdaki gibiydi.
·
Turkey yerine Türkiye yazmalı. Tüm ülkeler kendi dilinde ülkesinin adını
ifade ediyor ve edilmesini istiyor. Niye biz İngilizlerin adlandırması olan
Turkey kelimesini kullanıyoruz. Üstelik Hindi anlamına geliyor. Çin bile Pekin
yerine Beijing’i dünyaya kabul ettirdi.
·
İhraç mallarımızda “Türk Malı / Made in Turkey” yazılı klasikleşmiş logo
gayet iyiydi. Değiştirmeye ne gerek vardı? Bu logo yerine geçecek olan yeni
logo aynı hizmeti veremez. Ürünlerimizin üzerinde yeni logo kullanıldığında
yabancı tüketiciler Türkiye’de üretildiğini veya Türk markası olduğunu hemen
anlamayacaktır.
·
Zaten zar zor alıştığımız laleli bir logomuz vardı. Türk Malı / Made in
Turkey logosu kalkacaksa laleli logoyu kullansaydık.
·
Turkey yazısını oluşturan harflerde geleneksel motiflerimizi yansıtmak
iyi fikir ama motiflerin modernleştirilip uygulanması fikri ve uygulama şekli
iyi olmamış. Üstelik her harfe o kadar çok desen sığdırılmış ki, kafa
karıştırıyor, göz yoruyor.
·
Logo renginin Turkuaz olması da iyi fikir, çünkü bu rengin adı Türk
kökenli, ama patchwork çalışmasından dolayı rengin belirginliği azalmış
durumda. Bu da logonun fark edilirliğini azaltıyor. Ürünlerin üzerinde ise hiç
belirgin olmayacaktır.
·
Unilever markasının logosu da patchwork motiflerden oluşan U harfi.
Bizim logomuz ona benzemiş. Yeni logomuz resmen taklit.
·
Slogan neden “discover the potential”? Potansiyellerimizden birini öne
çıkarsak daha iyi olmaz mıydı? Çok düz bir slogan.
·
Neden yabancı bir firmaya yaptırıldı? Türk grafikerlerine, reklamcılarına
yaptırılamaz mıydı? Ülkemizin logosunu kendimiz yapmalıydık. Üstelik yabancı
tasarımcılara bir çuval dolusu ödeme yapılmıştır.
Not:
Ben görüşlerimi yansıtmadan önce TİM’in Saffron’a verdiği brifi görmek
isterdim. Brife uygun bir logo ortaya çıkıp çıkmadığını kamuoyunun da bilmesi
gerekir. Böylece daha sağlıklı eleştiriler olurdu.
TRT
Haber kanalında yayınlanan Referans Noktası programı yeni Türkiye logosu
üzerine benim görüşlerime başvurmak istedi. 4 Ekim günü bu programda (http://tvarsivi.com/player.php?i=2014100086620) canlı
canlı ifade ettiğim görüşlerim özetle aşağıdaki gibidir.
·
Öncelikle ben logoyu beğendim. Üzerinde epey düşünülmüş ve emek verilmiş
olduğu belli. Modern ve farklı bir yapısı var. Hayalimdeki Türkiye
konumlandırmasıyla da uyumlu.
·
Türk Malı / Made in Turkey logosu çağ dışı bir tasarıma sahipti.
Yenilenmesi için adım atılması doğru. Tabi revizyonla da yenileme yapılabilirdi
veya doğrudan Turquality logosu da kullanılabilirdi ama TİM ve Saffron yepyeni
bir ihracat logosu yaratmaya karar vermişler anlaşılan. (Laleli logo turizmle
özdeşleşen bir logo ve kullanılmaya devam edecek. Edilmeli de. Onu sanırım
bizler de yabancılar da benimsedi.)
·
Yeni logoda kullanılan turkuaz rengini doğru buluyorum. Bu rengi bence
her milli olayda sahiplenmeliyiz. (Ben milli takımlarımızın formasında da
Turkuaz kullanılmasını savunanlardanım)
·
Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Anadolusunda çinilerde, kilimlerde,
testilerde, kumaşlarda, cami süslemelerinde gördüğümüz motiflerin modernize
edilmiş hallerinden tipografi oluşturulması da bence gayet güzel. Hem batılı
hem de oryantalist bir logo olmuş. Üstelik oldukça da Türk ve Türkiye çağrışımı
var. Ayrıca doğurgan bir logo bence. İlanlarda, broşürlerde, açıkhava
reklamlarında kullanımı oldukça kolay ve estetik olacaktır. Nitekim Saffron’un
web sitesine girerseniz bu örnekleri görecek ve logoya daha fazla
ısınacaksınız.
·
Logonun, tipografinin içinde bulunan süslemelere, desenlere tek tek
kafayı yormayı da doğru bulmuyorum. Tipografiye hiç kimse büyüteçle bakmayacak,
bütününü, yani Turkey yazısını algılayacak. Her bir harfi de font olarak
algılayacak. Tipografinin bıraktığı duygu bence harflerdeki her bir desenden
daha önde.
·
Turkey yerine Türkiye yazılmasını ben de doğru buluyorum. Sanırım
logonun bu versiyonu da yapılacaktır. Arapça, Krilce ve Çince versiyonlarının
da yapılacağı gibi.
·
Logonun Türkiye yerine yurtdışında yaptırılmasını da doğru bir karar
olarak görüyorum. Elbette ülkemizde harika ve yetkin logolar yapabilecek iyi
tasarımcılar mevcut. Ama özellikle ihraç mallarımızda ve dış ilişkilerimizde
kullanılacak logonun hedef kitlesi yabancılar olduğu için, bize yabancı
markalama uzmanlarının akıllarındaki ve hedefimizdeki Türkiye algısıyla logo
yaratması daha doğru olurdu. Sanırım TİM de böyle düşünüp işi yabancı bir
tasarım şirketine verdi.
·
Saffron’un fahiş fiyata logo tasarımı yaptığını sanmıyorum. Bu çapta bir
logo kaça yapılmalıysa o fiyata yapmışlardır. TİM’in Saffron’a ödenen parayı
açıklamasıyla bu tartışma sona erer.
·
Slogan da gelişmekte ve zenginleşmekte olan, fırsatlar barındıran bir
ülkeye yabancı iş adamlarını, çalışanları, turistleri, öğrencileri ve
sporcuları çekmek için düşünülmüş. Ticari logo için doğru slogan bence. Üstelik
logoyla birlikte ele alındığında “Türkiye’nin potansiyelini keşfet” gibi gayet
net bir mesaj haline geliyor. İngilizce öğrenmeye yeni başlamış birisi bile bu
anlama hemen ulaşır. Bu, algılama kolaylığı açısından da olumlu.
İsim,
logo ve slogan konuları genellikle sübjektif açılardan eleştirilir. Yani
birilerine göre güzel, birilerine göre de kötü olacaktır. Önemli olan marka
konumlandırmasının, marka vaadinin, markanın özüyle ve eylemleriyle
örtüşmesidir. Sokaktaki vatandaşın bu açılardan bakıp değerlendirme yapmasını
elbette beklemiyorum ama iletişimci arkadaşların sübjektif değerlendirmeleri
beni hayrete düşürmüyor değil.
Aslında
asıl eleştirilmesi gereken logodan önceki süreçtir. Türkiye’nin marka
konumlandırması, logo ihtiyacı için öncelikle marka danışmanlarına
danışılmalıydı. Marka danışmanlarından oluşturulan geniş üyeli bir çalıştay maratonu yapılıp, tasarımcı ajanslar için kapsamlı brif oluşturulmalıydı. Daha sonra da
yerli ve yabancı beş Branding Agency’ye ücreti karşılığında çalıştırma yaptırıılmalı ve konkurla seçilen logoyu yapan ajansa da ekstra ödül verilmeliydi.
Bu
aşamadan sonra makarayı geriye sayamayız, “yeni logomuz vatana millete hayırlı
olsun” demekten başka çaremiz yok. Başta siyasi liderlerimiz olmak üzere, tüm
yerel yöneticilerimiz, iş adamlarımız, medyamız ve halkımız yabancılara vaad
edilen “Discover the potential” sloganına ve yeni Türkiye sloganımıza destek
vermelidir.
Not:
Markaları marka, logoları logo, sloganları slogan yapan ürünün/hizmetin
kendisidir. Göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen ülke olamazsak, vaad
ettiklerimizi layıkıyla sunamazsak, potansiyelimiz cılız çıkarsa dünyanın en
güzel logosu da, en anlamlı sloganı da işimize yaramaz.