15 Kasım 2012 Perşembe

Halkla İlişkiler parçalanalı çok oldu

Vatandaştan gelen şikayetlere cevap vermek ve medya aracılığıyla halkı bilgilendirmek amacıyla batı ülkelerinin devlet kurumlarında 1900’lü yılların başlarında kurulan bir birim olarak hayatına başlayan Halkla İlişkiler disiplini zamanla özel şirketlerin de açtığı bir birim ve ajans hizmeti haline geldi. Çünkü iş dünyasının icat ettiği birçok başıboş pazarlama iletişimi uygulaması ister istemez halkla ilişkiler disiplini altında toplandı. Kurumsal iletişim, hissedarlarla iletişim, medyayla iletişim, çalışanlarla iletişim, politikacılarla iletişim zaten en başından beri halkla ilişkilerin sorumluluğundaydı. Buna zamanla kriz iletişimi, lider iletişimi de eklendi.  Şirket balosu, basın toplantısı, bayi toplantısı, tüketici yarışmaları gibi etkinlikler halkla ilişkiler birimine veya halkla ilişkiler ajansına havale edildi. Medya üzerinden sektörün ve rakiplerin takibi, medya mensuplarına birebir tanıtım yapmak, şirket içinde kurumsal kültürü oturtmak, vizyon-misyon bildirgelerini yazmak ve yayınlamak, sosyal paydaşlara dağıtılacak dergi hazırlamak, kurumsallaşma için gerekli belgeleri ve danışmanlıkları belirlemek halkla ilişkilerin olağan görevleri oldu.  Bağışlar, burslar, sosyal paydaşların yararlanacağı binalar, sosyal sorumluluk projeleri, sponsorluk, gibi şirket yardımları da halkla ilişkilere teslim edildi. Şirketlere pazar ve tüketici araştırmaları yaptırtmaya başlatan, ağızdan ağıza pazarlamayı öneren, pazarlama departmanları kurdurtan bir disiplindi halkla ilişkiler. Anlayacağınız halkla ilişkiler faaliyetlerinin içi 100 yıl gibi bir sürede şiştikçe şişti.  Dolayısıyla halkla ilişkiler firmaları ile çalışmak da şirketler için bir zorunluluk haline geldi. “Halkla İlişkiler”, İngilizcesi olan “Public Relations” ve kısaltması “PR” iş dünyasının dilinden düşmeyen kavramlar olmasına rağmen, içeriği aşırı dolan bu disiplinin adı kendine dar gelmeye başladı. Nitekim sektöre ait derneklerden biri kendine “İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği” dedi. Bu arada halkla ilişkiler disiplininin içine giren birçok konu kendi bağımsızlığını ilan edecek kadar büyüdü ve kendilerine ayrı kulvarlar açtılar. Doğrudan pazarlama, sponsorluk, etkinlik, lobicilik, sosyal medya ajansları buna örnektir. Hatta günümüzde sadece medya iletişimi hizmeti veren ajanslar da mevcuttur. Bence en doğrusu da bu: Halkla ilişkilerin bir alanında uzman olmak ve sadece o hizmeti vermek. Çünkü halkla ilişkilerin tüm alanlarında uzman olabilmek ve her birinde tatmin edici hizmet sunabilmek neredeyse imkansız. Buna rağmen iki kişinin kurduğu ve PR’ın her alanına giren hizmetleri verebildiğini söyleyen ajanslar çıkabiliyor. Bir PR ajansıyla çalışmayı düşünen markalar almak istedikleri hizmeti çok iyi belirlemeli ve bu hizmet konusunda uzman PR şirketi ile çalışmalıdır.  

1 Kasım 2012 Perşembe

Stok tutturma teknolojisi. Hem de hemen şimdi.


Stok sayımları iş hayatının en önemli işlerinden biridir. Firmalar depolarını ve mağazalarını düzenli aralıklarla saymak zorundadırlar. Firmaların en büyük problemi stok tutarsızlığıdır. Kayıtlardaki stok ile fiziki stok bir turlu denkleştirilemiyor.

Genelde yanlış mal kabul ve yanlış sevkiyat yüzünden stoklar bozulur. Yani firmaların mal hareketleri çok çok dikkatli kayda alınmazsa mutlaka stokları bozulur. Çünkü işin içinde insan faktörü vardır ve “beşer şaşar”. Bir depo sorumlusu bir kolinin içine 5 değil de 6 mal koyup gönderir ve irsaliyesini de 5 adet üzerinden keserse stok kayıtlarınız bozulur. Bir mal kabulcünüz bir tedarikçiden gelen malların irsaliyeleriyle hep doğru geldiğini gördükten sonra bu tedarikçiden gelen bir parti malı hiç saymadan kabul ederse ve bu partide tesadüfen irsaliyeden farklı adetlerde mal varsa stok kayıtlarınız yine bozulur. Hırsızlık da stok bozukluğuna yol acar, ama bu stok bozulmalarının %1’ini geçmez genelde.

Birçok firma düzenli stok sayımları yaparak bu problemi en aza indirmeye çalışır. Stok sayımları zahmetli, sıkıcı ve pahalıdır. İş saatlerinde yapılmaması gerektiği için de gece yapılır. Bazı iş kollarında depo veya mağaza bir-kaç günlüğüne kapatılarak stok sayımı yapıldığı da görülür. Bazen stok sayımları da işe yaramaz. Çünkü birçok stok problemi hatalı sayımdan kaynaklanmaktadır. Bir örneklem alınıp bu tespit edildiğinde, stok sayımı sil baştan yapılır.

Stok bozukluğu probleminin önüne geçecek sistem bundan 10 yıl önce geliştirildi aslında. Bu sistemin adı  radyo frekanslı kimlik tanıma (RFID) teknolojisidir. Bu sistemin temeli her ürüne kendi barkod bilgilerini yayan bir frekans etiketi takılmasından ibarettir. Böylece bu ürünler sürekli iştima verirler. Yani RFID alıcılarına varlıklarını iletirler. Bu yüzden bu ürünleri saymanıza gerek yoktur. Sadece sisteme bakmanız yeterlidir. Çünkü kayıtlı stok ile fiziki stok %100 aynıdır. Bir depoya RFID etiketli ürün girerken "girdiğini", depodan çıkarken “çıktığını” sisteme belirtir. Sevkiyatçılar da hazırladıkları malları çok dikkatli saymalarına ve kontrol etmelerine gerek yoktur. Çünkü elleçleme alanına getirdikleri mallar, kendilerini otomatikman sisteme tanıtırlar. Böylece hem doğru mal hazırlamak hızlanır hem de irsaliye otomatikman ve doğru olarak kesilir. Aynı şekilde depodan mağazaya gelen ürünler de kendilerini otomatikman bilgisayara tanıtırlar. Mağaza müdürüne düşen görev sadece irsaliye ile ekrandaki bilgiyi karşılaştırmaktır. Gelen malı saymasına ve kontrol etmesine gerek yoktur. Doğru frekans etiketleri üretim aşamasında ürünlere takıldıysa RFID sisteminde stok sayımına gerek yoktur ve mal sahibi mallarının kontrol altında olduğundan emindir.

Yalnız RFID sistemi çok pahalı bir sistemdir. Bu yüzden Avrupa’da dahi çok az firma tarafından kullanılmaktadır. Oysaki tüm firmaların bu sisteme çok ihtiyacı var. Çünkü hemen hemen her firma stok bozukluğundan dertlidir. RFID sistemini veya bir benzerini daha ucuza arz edecek bir teknoloji firması inanılmaz cirolara ve karlılığa imza atacağı kesindir. ERP firmalarının bu konuya neden eğilmediklerini anlamıyorum. ERP programlarının en büyük görevi stok hareketlerini kayıt altına almaktır. Yani firma sahibine her hangi bir anda nerede ne kadar ürünü olduğunu bilgisayardan gösterebilmeyi vaad eder ERP programı. Kayıtlı stok ile fiziki stokun örtüşmediğini en iyi ERP firmaları bilir. Umarım yerli bir ERP firması bu konuya eğilir ve ekonomik bir teknoloji geliştirerek dünyadaki stok tutarsızlığı problemine çözüm bulur. Bunu yapabilen firma kısa sürede Türkiye’nin en büyük firması olur.