1 Mart 2011 Salı

Anadolu kaplanlarının İstanbullu ajans merakı

Anadolu’daki KOBİ’lerin büyüyüp reklamveren pozisyonuna geldiklerinde reklam veya halkla ilişkiler ajansı seçmek için İstanbul’un yolunu tutmalarına şaşıyorum. Bu resmen “bindikleri dalı kesmek” bence. Sadece Kayserili, Antepli, Konyalı, Denizlili firmalar değil, Ankaralı ve İzmirli firmalar bile İstanbullu ajanslarla çalışmak için can atıyor. İstanbullu ajanslarla yapılan çoğu işbirliği de hüsranla bitiyor. Çünkü hem taşıma suyla değirmen dönmüyor, hem de İstanbullu ajanslar Anadolu kaplanlarını yolunacak kaz gibi gördükleri için “overcharge” yapıyorlar (kasık atıyorlar demek istemedimJ). Ayrıca İstanbullu ajanslar maalesef büyük reklamverenlere hizmet edecek bilgi ve beceriye sahipler, doğmakta olan bir reklamverene hizmet etme kabiliyetleri az.  

Bana göre; bir marka doğduğu/yaşadığı şehri ve çevre ekonomisini de geliştirebilirse sürdürülebilir büyüme yakalayabilir. Bunu yapabilmek için de öncelikle kendi şehrindeki raklam ve halkla ilişkiler ajanslarıyla çalışmalı. Evet, yerel ajanslardan başta kötü hizmet alınabilir. Ama Anadolu kaplanları, İstanbullu ajanslara vermeyi göze aldığı ücretin yarısını memleketindeki ajanslara vermeyi kabullense, yerel ajanslar İstanbullu ajanslardan daha iyi hizmet sunar. Üstelik bu tutumuyla şehrin tasarım gücüne ve ekonomisine de büyük katkısı olur. Şehrin üniversitelerinden mezun olan tasarımcı ve iletişimciler İstanbul’a göçmez. Donanımlı yerel ajanslar sayesinde şehirdeki diğer firmalar da kendini geliştireceği için yerel ekonomi ve sosyal hayat canlanır. Her demeçlerinde yerli malı kullanmanın önemine değinen Anadolu kaplanlarını patronları öncelikle yerli ajans kullanarak samimiyetlerini kanıtlamalıdır.


Anadolu kaplanları özenti yaklaşımlardan (aşağılık komplekslerinden demek istemedimJ) sıyrılıp şehirlerindeki ajanslara sabırla şans vermelidirler.