milli logolarımız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
milli logolarımız etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2014 Pazar

Yeni Türkiye Logosu Güzel mi, Çirkin mi?

28 Eylül 2014 tarihinde lanse edilen yeni Türkiye logosu beraberinde bir sürü eleştiriyi getirdi. Beğenenler ve beğenmeyenler bir tarafa savruldu. Logo hakkında düşüncelerimi soranlara toplu cevap vermek en doğrusu olacak.

Mevcut “Türk Malı / Made in Turkey” logosunun yerine kullanılacak yeni Türkiye logosunu tasarlama görevini 2013 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İngiliz Saffron Brand Consultants (http://saffron-consultants.com) firmasına verdi. Marka danışmanlığı ve markalama hizmetleri veren Saffron, Türkiye’de daha önce Turkcell, Digiturk ve Halkbank’ın Paraf Kart’ını tasarımını yapmıştı.

Türkiye’nin ticaret markasını tasarlamayla görevlendirilen Saffron 1.5 yıllık araştırma ve geliştirme çalışmaları sonucunda TİM’e yaklaşımlarını sundu ve ortaya yukarıdaki logo çıktı.

Görüldüğü gibi yeni milli logomuz tipografiden oluşuyor ve her bir harfinde farklı desenlere yer verilmiş. Patchwork tarzındaki bu logonun altına da slogan olarak “Discover the potential” yazılmış.

Logoda Türklerin tarihte kilim, halı, el sanatları, mimari gibi alanlarda kullandıkları kültürel motiflerden esinlenilmiş ve onlara çağdaş manalar yüklenmiş. Sembollerde Selçuklularda kullanılan duvar süslemeleri ile Osmanlı zamanındaki çini süslemelerine de gönderme yapılmış. Hem adı Türk rengi olarak bilinen hem de Osmanlı’daki çiniciliğin ana rengi olduğu için yeni logonun rengi Turkuaz olmuş.

Logodaki tipografinin harflerini oluşturmak için yirminin üzerinde farklı desen kullanılmış ve bunlardan 8 tanesine özel anlam yüklenmiş.



·          BİRLİKTELİK: Ülkenin birliğini ve birlikte çalışma kabiliyetini belirtiyor.
·          HEM DOĞULU HEM BATILI: Türkiye’nin iki yönlü olmasını sergiliyor.
·          DÜNYA: Türkiye’nin dünyadaki konumunu güçlendirmesini anlatıyor.
·          BULUŞMA: Hem iki kıtanın hem de insanların Türkiye’de buluşmasını temsil ediyor.
·          UYUM: Türkiye’nin uyum sağlama özelliğini ifade ediyor.
·          İNOVASYON: Yaratıcılığın ülkenin karakteristik özellikleri arasında yer aldığını gösteriyor.
·          SİNERJİ: Birlikte çalışma yeteneğini sergiliyor.
·          BÜYÜME: Ülkenin kesintisiz devam eden kalkınmasının mesajını veriyor.

Tabi herkesi ilgilendiren bir konu (!) olduğu için sosyal medyada ve haber kanallarında yoğun biçimde yeni Türkiye logosu konuşulmaya başladı. Her zamanki gibi eleştirel ve sübjektif yaklaşımlar ağırlıktaydı. Ana eleştiri başlıkları ise aşağıdaki gibiydi.
·          Turkey yerine Türkiye yazmalı. Tüm ülkeler kendi dilinde ülkesinin adını ifade ediyor ve edilmesini istiyor. Niye biz İngilizlerin adlandırması olan Turkey kelimesini kullanıyoruz. Üstelik Hindi anlamına geliyor. Çin bile Pekin yerine Beijing’i dünyaya kabul ettirdi.
·          İhraç mallarımızda “Türk Malı / Made in Turkey” yazılı klasikleşmiş logo gayet iyiydi. Değiştirmeye ne gerek vardı? Bu logo yerine geçecek olan yeni logo aynı hizmeti veremez. Ürünlerimizin üzerinde yeni logo kullanıldığında yabancı tüketiciler Türkiye’de üretildiğini veya Türk markası olduğunu hemen anlamayacaktır.
·          Zaten zar zor alıştığımız laleli bir logomuz vardı. Türk Malı / Made in Turkey logosu kalkacaksa laleli logoyu kullansaydık.
·          Turkey yazısını oluşturan harflerde geleneksel motiflerimizi yansıtmak iyi fikir ama motiflerin modernleştirilip uygulanması fikri ve uygulama şekli iyi olmamış. Üstelik her harfe o kadar çok desen sığdırılmış ki, kafa karıştırıyor, göz yoruyor.
·          Logo renginin Turkuaz olması da iyi fikir, çünkü bu rengin adı Türk kökenli, ama patchwork çalışmasından dolayı rengin belirginliği azalmış durumda. Bu da logonun fark edilirliğini azaltıyor. Ürünlerin üzerinde ise hiç belirgin olmayacaktır.
·          Unilever markasının logosu da patchwork motiflerden oluşan U harfi. Bizim logomuz ona benzemiş. Yeni logomuz resmen taklit.
·          Slogan neden “discover the potential”? Potansiyellerimizden birini öne çıkarsak daha iyi olmaz mıydı? Çok düz bir slogan.
·          Neden yabancı bir firmaya yaptırıldı? Türk grafikerlerine, reklamcılarına yaptırılamaz mıydı? Ülkemizin logosunu kendimiz yapmalıydık. Üstelik yabancı tasarımcılara bir çuval dolusu ödeme yapılmıştır.

Not: Ben görüşlerimi yansıtmadan önce TİM’in Saffron’a verdiği brifi görmek isterdim. Brife uygun bir logo ortaya çıkıp çıkmadığını kamuoyunun da bilmesi gerekir. Böylece daha sağlıklı eleştiriler olurdu.

TRT Haber kanalında yayınlanan Referans Noktası programı yeni Türkiye logosu üzerine benim görüşlerime başvurmak istedi. 4 Ekim günü bu programda (http://tvarsivi.com/player.php?i=2014100086620) canlı canlı ifade ettiğim görüşlerim özetle aşağıdaki gibidir.

·          Öncelikle ben logoyu beğendim. Üzerinde epey düşünülmüş ve emek verilmiş olduğu belli. Modern ve farklı bir yapısı var. Hayalimdeki Türkiye konumlandırmasıyla da uyumlu.
·          Türk Malı / Made in Turkey logosu çağ dışı bir tasarıma sahipti. Yenilenmesi için adım atılması doğru. Tabi revizyonla da yenileme yapılabilirdi veya doğrudan Turquality logosu da kullanılabilirdi ama TİM ve Saffron yepyeni bir ihracat logosu yaratmaya karar vermişler anlaşılan. (Laleli logo turizmle özdeşleşen bir logo ve kullanılmaya devam edecek. Edilmeli de. Onu sanırım bizler de yabancılar da benimsedi.)



·          Yeni logoda kullanılan turkuaz rengini doğru buluyorum. Bu rengi bence her milli olayda sahiplenmeliyiz. (Ben milli takımlarımızın formasında da Turkuaz kullanılmasını savunanlardanım)
·          Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Anadolusunda çinilerde, kilimlerde, testilerde, kumaşlarda, cami süslemelerinde gördüğümüz motiflerin modernize edilmiş hallerinden tipografi oluşturulması da bence gayet güzel. Hem batılı hem de oryantalist bir logo olmuş. Üstelik oldukça da Türk ve Türkiye çağrışımı var. Ayrıca doğurgan bir logo bence. İlanlarda, broşürlerde, açıkhava reklamlarında kullanımı oldukça kolay ve estetik olacaktır. Nitekim Saffron’un web sitesine girerseniz bu örnekleri görecek ve logoya daha fazla ısınacaksınız.
·          Logonun, tipografinin içinde bulunan süslemelere, desenlere tek tek kafayı yormayı da doğru bulmuyorum. Tipografiye hiç kimse büyüteçle bakmayacak, bütününü, yani Turkey yazısını algılayacak. Her bir harfi de font olarak algılayacak. Tipografinin bıraktığı duygu bence harflerdeki her bir desenden daha önde.
·          Turkey yerine Türkiye yazılmasını ben de doğru buluyorum. Sanırım logonun bu versiyonu da yapılacaktır. Arapça, Krilce ve Çince versiyonlarının da yapılacağı gibi.
·          Logonun Türkiye yerine yurtdışında yaptırılmasını da doğru bir karar olarak görüyorum. Elbette ülkemizde harika ve yetkin logolar yapabilecek iyi tasarımcılar mevcut. Ama özellikle ihraç mallarımızda ve dış ilişkilerimizde kullanılacak logonun hedef kitlesi yabancılar olduğu için, bize yabancı markalama uzmanlarının akıllarındaki ve hedefimizdeki Türkiye algısıyla logo yaratması daha doğru olurdu. Sanırım TİM de böyle düşünüp işi yabancı bir tasarım şirketine verdi.
·          Saffron’un fahiş fiyata logo tasarımı yaptığını sanmıyorum. Bu çapta bir logo kaça yapılmalıysa o fiyata yapmışlardır. TİM’in Saffron’a ödenen parayı açıklamasıyla bu tartışma sona erer.  
·          Slogan da gelişmekte ve zenginleşmekte olan, fırsatlar barındıran bir ülkeye yabancı iş adamlarını, çalışanları, turistleri, öğrencileri ve sporcuları çekmek için düşünülmüş. Ticari logo için doğru slogan bence. Üstelik logoyla birlikte ele alındığında “Türkiye’nin potansiyelini keşfet” gibi gayet net bir mesaj haline geliyor. İngilizce öğrenmeye yeni başlamış birisi bile bu anlama hemen ulaşır. Bu, algılama kolaylığı açısından da olumlu.

İsim, logo ve slogan konuları genellikle sübjektif açılardan eleştirilir. Yani birilerine göre güzel, birilerine göre de kötü olacaktır. Önemli olan marka konumlandırmasının, marka vaadinin, markanın özüyle ve eylemleriyle örtüşmesidir. Sokaktaki vatandaşın bu açılardan bakıp değerlendirme yapmasını elbette beklemiyorum ama iletişimci arkadaşların sübjektif değerlendirmeleri beni hayrete düşürmüyor değil.

Aslında asıl eleştirilmesi gereken logodan önceki süreçtir. Türkiye’nin marka konumlandırması, logo ihtiyacı için öncelikle marka danışmanlarına danışılmalıydı. Marka danışmanlarından oluşturulan geniş üyeli bir çalıştay maratonu yapılıp, tasarımcı ajanslar için kapsamlı brif oluşturulmalıydı. Daha sonra da yerli ve yabancı beş Branding Agency’ye ücreti karşılığında çalıştırma yaptırıılmalı ve konkurla seçilen logoyu yapan ajansa da ekstra ödül verilmeliydi.
 
Bu aşamadan sonra makarayı geriye sayamayız, “yeni logomuz vatana millete hayırlı olsun” demekten başka çaremiz yok. Başta siyasi liderlerimiz olmak üzere, tüm yerel yöneticilerimiz, iş adamlarımız, medyamız ve halkımız yabancılara vaad edilen “Discover the potential” sloganına ve yeni Türkiye sloganımıza destek vermelidir.

Not: Markaları marka, logoları logo, sloganları slogan yapan ürünün/hizmetin kendisidir. Göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen ülke olamazsak, vaad ettiklerimizi layıkıyla sunamazsak, potansiyelimiz cılız çıkarsa dünyanın en güzel logosu da, en anlamlı sloganı da işimize yaramaz.